Sevmek ve sevilmek sihirli kelimeler. Peki sevilmeyi istememek mümkün mü? Evet,
duyguların da hastalıklı olduğu zamanlar olabilir. Sevgi seni iyi hissettirmiyorsa, rahatsız
oluyorsan artık sevilmek istemiyorsun demektir.
Aynı şey hayvanlar, şehirler, mekanlar, yerler ve eşyalar için de geçerli. Biz insanlar bazı şehirleri çok sevdiğimizi iddia ederek onlara çok büyük zararlar verdik. Bu sizce biraz tatsız bir konu mu? Hayatın tatlı yanlarının yanı sıra maalesef hoşumuza gitmeyecek tarafları da var. Hadi gelin iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım. Bu atasözünün açıklamasını yazının sonunda verelim.Haydi en yakınımızdakilerden başlayalım…O zaman en yakından başlamak lazım belki de…
ÇAĞ AÇIP KAPATAN ŞEHİR İSTANBUL…
Ülkemizin göz bebeği olan İstanbul aslında tarih boyunca tüm insanlık için de değerli olmuş. Yok merak etme tarih dersine girmeyeceğiz. İstanbul’u çok seviyoruz her anlamda harika bir şehir. Ama maalesef biz onu böylesine severken ona verdiğimiz zararları görmekte çok geç kalmış olabiliriz.
Eski İstanbul diye bir kavram var. Mimarisi kendine has, doğası bozulmamış, zarif ve içinde biribirine karşı saygılı insanların huzurla yaşadığı şehri anlatır. Şimdilerde bunlardan pek söz edemiyoruz.
İstanbul denince ilk aklımıza gelenler: Trafik ve kirlilik.
O güzel boğaz manzarası bile bu dayanılmaz yoğunluğu hafifletmiyor. Ağırlaşan ve hareket edemeyen bir hayat. Egzos gazları yüzünden kirlenen hava ve hiç bitmeyen bir gürültü. İstanbul bir insan olsaydı bu kadar sevilmek ister miydi sizce?
Çarpık Kentleşme
Kentleşme çağımızın getirdiği bir zorunluluk ama ya bunu yanlış yaptıysak tüm sonuçlar
bunu beceremediğimizi gösteriyor.
Bu fotoğrafın ön kısmına baktığınızda etkileniyorsunuz güzel gerçekten çok güzel. Arka
tarafa doğru baktığımızda ise hiç de hoş olmayan bir yığın görüyoruz. Hangisini seçerdiniz?
DÜNYANIN EN SEVİLEN ŞEHRİ: KUDÜS
Belki bunu hiç duymamıştınız ama çağlar boyunca Kudüs orayı çok sevenler tarafından elegeçirilmek istendi. Sevgi ve ele geçirmek kelimeleri bir arada olmayacak iki zıt kavram.
Kudüs üç büyük din için kutsal bir yerdir. Doğal olarak hepsi de oraya tek başlarına sahip olmak istiyorlar. Peki Kudüs her tarafından tutup çekiştirilirken ne hissediyor, içindeki
insanlar ne haldeler diye hiç düşünülüyor mu? Hayır !
Biliyorum bizler sizi kötü görüntülerden ve bazı çirkin haberlerden korumak istiyoruz. Ama haberlerde, sosyal medyada ve birçok yerde Filistin adını oldukça sık duyuyorsunuz. Nedir mesele diye merak ediyor olabilirsiniz. Cevap çok sevmek olabilir ama dediğim gibi bu sevgi zarar veren, sevilenin durumunu düşünmeyen bencil bir sevgi.
Bu toprakların kendilerine vaad edildiğini düşünenlerle oranın halkı arasında uzun yıllardır süren çatışmalar artık savaşa dönüştü ve bu kuralı olmayan savaşta çok fazla masum insanın canı yandı. Hangi sevgi bu yapılanları haklı gösterebilir. Sevgi yıkmaz sevgi onarır, yapar.
HARİKALAR DİYARI DUBAİ!
Çölde inşa edilen rüya şehir. İnsanların lüks ve zenginliği en fazla hissedebilecekleri şekilde tasarlandı. Başlangıçta sadece kum vardı.
Gerçekleşmiş bir rüya gibi seviliyor ve merak ediliyor. Gökdelenlerle dolu çünkü bina
yapabilecek yeterince kara parçası yok. Peki bu insanları durdurmuş mu? Hayır yapay adalar inşa etmişler.
Bu doğaya ve kurallarına karşı gelişin bir bedeli var. Sadece orada bulunanlar için değil tüm dünyayı etkileyen çılgın bir tüketiş. Şehri ışıl ışıl gösteren ışıklandırmalar, soğutma sistemleri ve görsel şölenler için harcanan elektrik çılgınca. Dubai elektrik ihtiyacını diğer ülkelerden temin ediyor. Ayrıca temiz enerji için güneş panelleri kuruyor.
Buranın çöl olduğundan bahsetmiştik peki su ihtiyaçlarını nereden karşılıyorlar? Yapay
yağmur. Evet teknolojinin ilerlemesiyle suni yağmurlar ( bulut tohumlama) oluşturulabiliyor
fakat bunun da öngörülemez sonuçları var. Yakın zamanda Dubai’de sel baskınları yaşandı.
Rüya şehrin inşası için gereken işgücü komşu ülkelerden gelen işçiler sayesinde karşılanıyor.
Büyük rüyanın daha da büyüyebilmesi için çok fazla işçiye ihtiyaç var, Dubai’de 150 bin
işçinin çalıştığı tahmin ediliyor. Sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu şehirde işçiler bu hava
koşullarında çalışmak durumundalar.
Bu hayaller ülkesinin çalışanlar için hiç de kolay şartlar sunduğunu söyleyemeyiz. Bu durum oranın asıl sahipleri hayvanlar için de hiç kolay değil.
Bu rüya sadece zenginler için oluşturulmuş bir masal alemi olabilir mi? Sevilmek Dubai’nin daha çok zengin olmasına neden oluyor ama neye karşılık. Bozulan iklim dinamikleri, zorşartlarda çalışan insanlar, bitmeyen bir açlık.
SEVİLMEK HER ZAMAN İYİ MİDİR?
Başlangıçta iyi bir şey gibi görünen şehirleri mekanları sevmek oraya sahip olma duygusunugetiriyor. Sahip olmak için yapılanlarsa o sevilen yere zarar veriyor bunun birçok örneği var.
Paris, Roma, neredeyse tüm Afrika ülkeleri bu listenin bir sonu yok. Gerekçeleri ne olursa olsun eğer sevgi adı altında zarar gören bir şehir, hayvan veya canlı cansız varlık varsa busevgi olamaz.
İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak: kişinin başkalarını eleştirmeden veya
yargılamadan önce kendi hatalarını ve eksiklerini gözden geçirmesi gerektiğini belirtir.
Her zamanki gibi yine çok etkileyici bir metin ❤️ teşekkürler Nurhayat