“Şehrin Panoları”
Şehirlerimiz her köşesinde bir hikâye barındıran büyüleyici yerler. Bu hikâyeleri anlamak için bu kez de binalara yerleştirilen seramik panoların izini sürelim, ne dersiniz? Bu yazıda size bahsetmek istediğimiz panolar, reklamların değil, sanat eserlerinin, kültürel mirasın ve toplumsal mesajların taşıyıcısı olanlar. Gelin, bu panoların ardındaki dünyayı birlikte keşfedelim.
Panolar nedir?
Panolar kısaca şehrin sokaklarına hayat katan, bilgi ve sanatı geleceğe ileten görsel araçlar olarak anlatılabilir. Her biri, sanatçı ya da mimarların sesini bulunduğu şehre duyurmak için bir fırsat sunar. Bazı panolar sosyal olaylara dikkat çekerken, bir kısmı sanatçılar tarafından yapılan özgün çalışmalar olabilir. Bu panolar, şehrin geçmişini ve yapıldığı yıllardaki yaşamı anlamak için renkli birer pencere diyebiliriz.
Seramik ve mozaikten yapılan panolar; apartman, otel, iş hanı, çarşı, hastane, belediye binası, banka şubesi gibi farklı mekânlarda bulunan örnekleriyle her an karşımıza çıkabilir. Başta İstanbul’dakiler olmak üzere özellikle apartmanların cephe ve girişlerinde bulunan panoların belgeleme çalışmaları “Şehrin Panoları” proje ekibi tarafından sürdürülüyor. Araştırmalar son yıllarda Ankara, İzmir ve diğer şehirlerimizi kapsayacak şekilde genişlemiş. Bulunduğumuz şehri yürüyerek keşfe çıktığımızda ara sıra kafamızı yukarı kaldırmayı unutmayalım, renkli panolara rastlamak eğlenceli olabilir.
Geçmişin renkli izleri
Bundan yaklaşık altmış beş sene önce bazı mimarlar (Doğan Tekeli, Sami Sisa, Utarit İzgi, Hayati Tabanlıoğlu, Haluk Baysal, Melih Birsel, Abdurrahman Hancı, Melih Koray) ve
sanatçılar (Füreya Koral, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Sadi Diren, Jale
Yılmabaşar, Nasip İyem, Attila Galatalı, Ercüment Kalmık) iş birliği yaparak heykel, seramik,
mozaik gibi sanat eserleri ortaya çıkarmış. Üstelik bu sanat eserlerinin yalnız müzeler ve sanat galerilerinde değil özellikle herkesin görebileceği kamusal alanlarda sergilenmesine öncülüketmişler. Böylece şehrin panoları oluşmuş. Bulunduğu yapının estetik değerini yükselten bu eserler hem binayı hem de şehri açık bir sergi alanı haline dönüştürmüş.
Panolar bulunduğu şehrin geçmişini de yansıtır desek yanlış olmaz. Ne zaman yapıldı, kim yaptı, yapıldığı dönemde sanata bakış açısı nasıldı? Ne yazık ki bu soruların yanıtlarını
geçmişten gelen panoların çok azında bulabiliriz. Mimarlık-sanat birlikteliğini örnekleyen bu
“panolu apartmanların” çoğunda bilgi yer almıyor. Bu da durumu olduğundan daha gizemli
hale getiriyor. Yine de panolardaki renklerin izini sürerek sandığımızdan çok daha fazla
hikâyeye tanık olabiliriz.
Bir pano görürsek ne yapabiliriz?
Kentsel dönüşüm ne yazık ki kentin hafızasının önemli parçalarını oluşturan apartmanların yok olmasına neden oluyor. Binaların cephelerinde yer alan sanat eserleri de yıkım sürecindesökülüyor, zarar görüyor, yıkılıyor. Mimarlık-sanat ilişkisinin oluşturduğu şehrin panolarınınizini sürmek kent mirası ve hafızamızı korumak açısından çok değerli. Bu yüzden özelliklekentsel dönüşüm kapsamında yıkılmak üzere olan panoları “Şehrin Panoları” ekibine mail atarak haber versek iyi olur (sehrinpanolari@gmail.com).
Peki, yeni yapılarda mimarlık-sanat işbirliği fikri yeniden doğar mı sizce? Geçmişten gelen panolarla aynı olmasa bile sanatı tekrar apartmanlara taşımak hiç de fena fikir değil.
Hayallerinizi, düşüncelerinizi ve duygularınızı yansıtan eserlerinizi şehrin sokaklarında
görmek hoş olmaz mıydı, ne dersiniz?
Kaynaklar:
Elif Çelebi fotoğraf arşivi (2024)
Bir kenti güzelleştiren mimarlar aynı zamanda sanatçıdırlar. Teşekkürler Elif.
Çok önemli bir konuda farkındalık yaratan yazınıza teşekkürler. Sevgiler.
Sevgili Elif emeğine sağlık. Keyifle okudum.