“Zıt kutuplar birbirini çeker, aynı kutuplar birbirini iter,” kuralını
biliyorsunuz değil mi? İki mıknatısı elinize alın, birbirine yaklaştırın kolaylıkla
test edin. Bakın bilimsel bir deney yaptınız bile. Mıknatısın kuzey ve güney
olmak üzere iki kutbu vardır. Aynı kutupları karşı karşıya getirdiğinizde hızla
birbirlerini ittiklerini, birini ters çevirip diğerine yaklaştırdığınızda ise
yapıştıklarını göreceksiniz. İşte dünyamızın da böyle kutupları var. Elbette
bunu da biliyorsunuz ama bilmediğiniz bir şey var: Kutupların etrafında oluşan
manyetik alanın bizi koruduğu.
Evet yanlış okumadınız, dünyamızın kuzey ve güney kutuplarının
çekim güçlerinden oluşan çok sayıda manyetik alan vardır. Bu manyetik
alanlar sayesinde dış uzaydan gelen birçok tehditten dünyamız korunur. Nedir
bu tehditler? En basitinden güneşten gelen yüksek güçteki radyasyonun
etkisinden bahsedebiliriz. Manyetik alanımız yüklü güneş ışınlarının
atmosferimize zarar vermesini engeller.
Araştırmamı yaparken öğrendiğim ve beni çok şaşırtan bir bilgi de var:
Dünya üstündeki kutupların coğrafi ve manyetik olarak ikiye ayrıldığı. Bu ne
demek peki? Haritalardan bildiğimiz kuzey ve güney kutbu dışında, az önce
yukarıda yazdığım gibi dünyamızın etrafını saran ve onu dış etkilerden
koruyan manyetik kutuplar var. Coğrafi kutuplar yerlerinde sabit kalırken,
manyetik kutupların yerleri binlerce yıl içinde hep değişmiş.
Başka ilginç bir bilgi daha gelsin mi? Dünya üzerinde yaşayan pek çok
canlı bu manyetik kutupları algılayabiliyormuş. Örneğin bazı deniz
kaplumbağa türleri yumurtalarını bırakacakları sahillere ulaşmak için bu
manyetik alandan faydalanıyorlarmış. Kuşlar göç yollarını ve bazı köpek
balığı türleri ise açık denizde yönlerini bulmak için manyetik alan algısını
kullanıyorlarmış. Manyetik alanlardaki değişimleri bu canlılar
anlayabilirlermiş çünkü bu değişimler öyle hemen bir iki gün içinde değil
binlerce yıl içinde yavaş yavaş gerçekleşiyormuş. Güzel haber! Yapılan
bilimsel araştırmalar biz insanların beyinlerinin de çevresel manyetik alanı
algıladığını göstermiş. Ancak milyonlarca yıl içinde değişen yaşam şartlarımız
ve buna uyum sağlayan bedensel özelliklerimiz nedeniyle bu yetimiz
zayıflamış.
Günümüzde uçaklarda, gemilerde hatta arabalarımızda ve cep
telefonlarımızdaki navigasyon (yön bulma) sistemleri dünyanın manyetik
alanından yararlanıyor. Ama az önce söylediğimiz gibi manyetik alanların
kutupları sabit olmadığı için bu sistemler dört ya da beş yılda bir değişiyor.
Son olarak en sevdiğim kutup ışıklarına gelelim. Bunlar dünyamızın manyetik
alanı ile güneşten gelen yüklü parçacıkların karşılaşması sonucu oluşur.
Rüzgârın da etkisiyle değişik şekillerde görünürler. Kutup ışıkları etkileyici
güzellikte bir doğa olayıdır. Yalnız bizim dünyamıza özgü de değildir.
Manyetik alana sahip başka gezegenlerde de gözlenir.
Yazıyı hazırlarken faydalandığım kaynaklar:
What If Show. What If Earth's Magnetic Field Disappeared? | What If Show. (10 Haziran
2020)
Bilim ve Teknik Dergisi, Haziran 2021
Harika bilgiler. Bütün çocuklar okumalı. Teşekkürler Dilekciğim.