Karanlık sularda,
Küçük bir noktacık,
Bir sağa yüzdü bir sola.
Yorgun ama azimli,
Varmak istiyor;
Hedeflediği rotaya.
Karanlık sularda,
Kara bir gölge.
Bir sağa yüzdü bir sola.
Yorgun ama kararlı
Bilmek ve görmek istiyor;
Bütün merak ettiklerini.
Kara gölge, noktacığı görünce
Merakla sordu,
“İn misin cin misin, yoksa bir benek mi?”
Noktacık biraz ürktü,
“Ne inim ne de cin! Benek ise hiç değilim.
Biraz umut biraz uyum
Benim adım, Gezgin Tohum!
Peki sen, kedi misin köpek mi?
Yoksa küçük bir ayıcık mı?”
Kara gölge kahkahalarla güldü.
“Ne kediyim ne de köpek.
Ayıcık hiç değilim!
Biraz hayal biraz oyun
Benim adım Meraklı Rakun!”
Gezgin Tohum ile Meraklı Rakun
Dost oldular o gün.
Kara sulardan çıkıp
Rengârenk yolculuklara daldılar.
Birbirlerine yol açıp, yoldaş oldular.
Uzaktan onlara bakanlar,
Yalnız bir rakun gördüler.
Rakun hiç olmadığı kadar kalabalıktı oysa,
Tüylerinde saklanmış küçük tohumla.
Zaman su gibi akıp giderken,
Gezgin Tohum hayallerini anlattı bir gün.
En büyük arzusu;
Okyanus manzaralı bir tepede,
Ilık rüzgârlara bırakmaktı geniş dallarını.
Arılara, kuşlara sunmaktı meyvelerini.
Meraklı Rakun endişeyle titreştirdi bıyıklarını,
“Benim hayallerimse; keşfetmek dünyayı,
Anılar biriktirip, herkese anlatmak.
Sensiz nasıl başarabilirim bütün bunları?”
Gezgin Tohum, toprağa sarılır gibi
Sarıldı Meraklı Rakun’un kırçıllı tüylerine,
“Kuşlara kulak ver; dostluk şarkılarımızı söyleyeceğim.
Rüzgârları hisset; kokumu göndereceğim.”
Ve bir gün hayallerindeki yeri buldu, Gezgin Tohum,
“İşte burada kök salacağım.
Gökyüzüne uzanıp, mavi sulara bakacağım.”
Meraklı Rakun, dostu adına mutluydu.
Kendi adınaysa hüzünlü.
Toprağa gömerken küçük arkadaşını,
Veda etmedi asla,
Yalnızca salladı çizgili kuyruğunu.
Yıllar geçerken usulca
Gezgin Tohum oldu koca bir ardıç ağacı!
Geniş dallarını bıraktı ılık rüzgârlara.
Lezzetli meyvelerini sundu arılara, kuşlara.
Yıllar geçerken usulca
Meraklı Rakun oldu koca bir bilge
Keşfetti tüm dünyayı,
Görüp öğrendiklerini anlattı herkese.
Ardıç ağacı dostluk şarkılarını söyledi sürekli,
Kokusunu saldı rüzgârlara.
Bilge Rakun, bir ardıç kuşundan duydu şarkıyı,
Yüreği huzurla doldu.
Ve bir gün…
Meraklı Bilge Rakun
Dostunu gömdüğü yere döndü.
Bu heybetli ağacı görünce
Maskeli gözlerinden iki damla yaş süzüldü.
“Hey gidi küçük dostum!
Bir zamanlar ben seni taşırdım tüylerimde.
Şimdi sen yer açar mısın bana gövdende?
Ardıç ağacı sevinçle hışırdadı.
“Gel, evin olsun şu kovuğum,
Yerin her zaman kalbimdedir dostum...”
HARİKA BİR ŞİİR.