Müziği duyduğunda, zihninde renkler ve şekiller gördüğünü söyleyen bir ressamdı Kandinsky. Üstelik sadece söylemekle kalmadı; dinlediği müziklerin, gittiği konserlerin resimlerini de yaptı. Örneğin İzlenim III (Konser) isimli resmini, 1911 yılında Münih’ te iken gittiği bir Arnold Schoenberg konserinde, piyano ile seslendirilen bir eserden etkilenerek yaptı. Resimde doğrudan konseri değil, müziğin kendisinde yarattığı izlenimi ve etkiyi aktardı. Bunu yaparken, yaşadığı dönem için öncü olacak bir şekilde soyut bir anlatım kullandı. Sarı, siyah, mavi ve kırmızı renklerin yoğun olduğu bu resimdeki şekiller, ilk bakışta hiçbir nesneyi çağrıştırmayan, soyut şekiller gibi görünür. Ancak resmin bir konseri anlattığını öğrendikten sonra büyük siyah şeklin bir piyano kapağını, sol altta yer alan renkli lekelerin dinleyicileri, diğer renk ve şekillerin ise etrafa yayılan müziği betimlediği anlaşılabilir. 1923 yılında yaptığı Kompozisyon 8 isimli resminde ise Kandinsky; siyah ile müzik açısından sessizliği, turuncu ile orta tondaki sesleri simgelediğini söyledi. Mavi ve kırmızı çemberlerin etrafını çevreleyen sarı ise trampet sesi gibi yüksek tondaki sesleri simgeliyordu.
Müzikle hep iç içe olan, Kandinsky, soyut çalışmalarında genellikle müzikten ilham aldı. Sinestezisi olduğu bilinen ressam, dinlediği müziğin renklerini görüyor ve resimlerinde çoğunlukla müziği resmediyordu. Sinestezi, bir duyuda algılanan bir uyaranın, başka bir duyuda da algılanması durumu olarak tanımlanır. Yani duyuların birlikte algılanmasıdır. En yaygın olanı görme ve duyma arasında olandır. Bir ses ya da melodi duyduğunuzda bunun zihninizde renklerle ve şekillerle ilişkilenmesi gibi. Soyut sanatın öncüsü olarak bilinen Kandinsky’ ye göre; renkler, şekiller ve çizgiler gibi görsel unsurlar, müzikteki nota ve armoniler gibi duyusal unsurlarla ilişkilendirilebilir. Kandinsky, bu ilişkileri kullanarak, soyut sanatta yeni bir anlam yaratmayı amaçladı. Onun eserleri, soyut düşünceleri yansıtan dinamik, renkli ve coşkulu bir tarzdaydı. Kandinsky, sanatın sadece görsel bir deneyim olmadığını, aynı zamanda insana duygusal bir etki de yarattığını savundu. Soyut sanatın doğuşu ile geleneksel sanat anlayışına meydan okundu ve sanatın sınırları genişledi. Kandinsky'nin sanatı, insanların dünyayı farklı bir şekilde görmelerine ve deneyimlemelerine yardımcı oldu.
Sinestezisi olan pek çok başka sanatçı daha bulunmakta. Örneğin; yazar Viladimir Nobakov, besteci Rimsky Korsakov ve şair Arthur Rimbaud gibi. Bazı sanatçılar ise sinestezileri olmadığı halde sinesteziyi kendi eserlerini üretmenin bir aracı olarak kullanıyorlar. Bu durum, eserlerinde yaratıcı ve farklı yaklaşımlar geliştirmelerine olanak sağlıyor. Peki sen de sevdiğin bir müziği açıp, müzikle birlikte hızlanıp yavaşlayarak, yoğun ya da yumuşak tonlarda renkler kullanarak, büyük ya da küçük noktalar, kısa ya da uzun çizgilerle bir resim yapmayı denemek ister misin?
Comments