top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıBurcu Şengün ERTURGUT

OPERA BİNASININ DOĞUM GÜNÜ



Lila’nın doğum gününe bir haftadan az zaman kalmıştı. Bu yüzden çok heyecanlıydı. Bir an önce o büyük gün gelsin istiyordu. Salgından sonra ilk kez sınıf arkadaşlarıyla birlikte kutlayacaktı. Bir ay öncesinden annesiyle birlikte her şeyi planlamışlardı. Doğum gününün nerede olacağına, ne giyeceğine hatta pastasının nasıl süsleneceğine bile karar vermişti. Tek yapması gereken sabırla o günü beklemekti. 

Zeynep Hanım, çalınan kapı ziliyle elindeki kitabı aceleyle bırakıp hole doğru ilerledi. Kapıyı açmasıyla Lila’nın oflayan suratıyla karşılaştı.

“Ne oldu Lilacığım? Ne bu suratının hali?”.

“Bir şey olmadı anne! Sadece İngilizce öğretmenim hazırlamam gereken uzun bir proje ödevi verdi,” dedi sinirle. “Hem de doğum günü haftamda!”

“Ah canım! Ben de gerçekten bir şey oldu sandım,” dedi annesi, kızının başını okşayarak.

Biraz dinlenip en sevdiği havuçlu keki yedikten sonra Lila’nın suratındaki sinirli ifadeden eser kalmadı. Annesi kızının keyfinin yerine geldiğini görünce, 

“Ödevin konusu nedir, benimle paylaşmak ister misin?” diye sordu. 

“Ülkelerin önemli şehirlerini anlatan bir çalışma yapmamız gerekiyor. Bir sunumla da tüm sınıfa anlatacağız. Öğretmenim bana Avusturalya’nın simge kentlerinden biri olan Sidney’i verdi. Halbuki ben başka bir şehir istiyordum. Daha önce buna benzer bir çalışma yaptığım için kolay olacaktı. Sidney’le ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyorum. O yüzden moralim bozuldu.”

“Hımm! Ben bunda moral bozacak hiçbir şey görmedim. Aksine, bence iyi bile olmuş. Araştırma yaparken bir sürü yeni bilgi öğreneceksin. Üstelik doğum gününü beklerken zaman daha çabuk geçer. Hem istersen ben de sana yardımcı olabilirim,” dedi annesi göz kırparak.

Lila teşekkür etmek istercesine gülümseyerek annesine baktı. Bu gece çok fazla oyalanmadan ödeve başlaması gerektiğini düşündü. Son dakikaya bırakmamalıydı. Doğum gününden bir gün önce sunumunu yapacaktı. Kötü geçmesini istemiyordu. Hiçbir şey doğum gününe gölge düşürmemeliydi. Akşam yemeğini anne ve babasıyla birlikte yedikten sonra doğruca odasına gidip bilgisayar başına oturdu. İstemsizce “Off!” sesi çıktı dudaklarından. O sırada köpeği Zeytin uçarcasına gelip kucağına oturdu.

“Zeytin, oflamamı duyup seni annem mi gönderdi yoksa?” derken Lila’nın yüzü gülüyordu. “Yanıma geldiğine göre ödevi birlikte yapacağız demektir. Bitmeden kalkmak yok olur mu?” derken keyfi yerine geldi. Bilgisayarın arama motoruna ‘Sidney’ yazdığı anda ekranda sanki denizde süzülen yelkenlilere benzeyen bir yapı fotoğrafı belirdi.

“Hımm! Ne kadar değişik bir bina,” dedi. Resme daha dikkatli baktığında altında ‘Sidney Opera Binası’ yazdığını fark etti. Merakına engel olamayıp Sidney Opera Binası’nı araştırmaya başladı. Ekranda arka arkaya başlıklar belirdi: Sidney Opera Binası Hakkında Bilgiler, Avustralya’nın Eşsiz Simgesi, Sidney Opera Binası Ellinci Yaşını Kutluyor. Doğru okuyup okumadığını kontrol etmek için sesli bir şekilde okudu. Sidney Opera Binası Ellinci Yaşını Kutluyor. “Bir yapının doğum gününü mü kutluyorlar?” dedi kendine kendine. Şaşırmıştı. İlk kez böyle bir şey duyuyordu. Heyecanlandı ve merakla gözleri parladı. O anda annesinin yeni bilgiler öğrenmeyle ilgili sözlerini anımsadı. Çekmecesinden en sevdiği not defterini ve kalemini çıkartıp okuduklarıyla ilgili küçük notlar yazmaya başladı. 

Lila çalışırken saatin nasıl geçtiğini fark etmedi. Annesinin, “Canım, uyumadın mı daha?” demesiyle irkildi. 

“Birazdan yatacağım,” derken yüzünde muzip bir gülümseme vardı.

“Hayrola kızım! Neden öyle gülüyorsun?” dedi Zeynep Hanım.

“Haklıymışsın anne. Öğretmenim bana bu şehri verdiğinde çok bozulmuştum ama şimdi iyi ki diyorum. Araştırma yaparken çok değişik bilgiler öğrendim. Bunları arkadaşlarımla paylaşmak için sabırsızlanıyorum,” dedi Lila 

Annesi gülümseyerek, “Böyle düşünmene çok sevindim ama artık uyusan iyi olacak. Yoksa sabah kalkamayacaksın,” diyerek odasından ayrıldı. Zeynep Hanım’ın sesiyle Zeytin de uyanmış ve çoktan Lila’nın yatağındaki yerini almıştı.

İki gün boyunca çok sıkı bir şekilde çalışan Lila, ödevini tamamladı. Arkadaşlarına sunum yapacağı sabah çok heyecanlıydı. Okula gittiğinde tüm sınıfın da kendisi gibi biraz gergin olduğunu görüp rahatladı. İlk dersten itibaren herkes sırayla kalkıp çalışmasını anlatmaya başladı. 

Öğretmeni Sevgi Hanım’ın, “Lilacığım şimdi sıra sende,” seslenişiyle tahtanın önünde yerini aldı. Derin bir nefes alarak anlatmaya başladı. İlk olarak Sidney hakkında genel bilgiler verdi. Sonrasında sunumdaki fotoğraflar üzerinden ilerleyerek tarihini, oradaki yaşamı ve görülmesi gereken müzeleri anlattı. Sıra onu en çok heyecanlandıran bölüme geldi: Sidney Opera Binası.

“Son olarak sizlere araştırma yaparken en çok dikkatimi çeken ve hem Avustralya hem de şehir için simgesel bir yapı olan Sidney Opera Binası hakkında bilgi vermek istiyorum,” dedi.  Onun heyecanı öğretmeninin dikkatinden kaçmamıştı.

“Lilacığım, bu yapıda seni en çok etkileyen ne oldu öğrenebilir miyiz?” dedi Sevgi Hanım.

“Öğretmenim, ödevim için araştırma yaparken bu yapının fotoğrafıyla karşılaştım ve ilk olarak mimari tasarımı beni çok etkiledi. Denizde süzülen yelkenlilere benziyor. Sonrasında da öğrendim ki 2023 yılında binanın ellinci yaşı büyük bir festivalle kutlanmış. Daha önce hiçbir binanın doğum gününün kutlandığını duymamıştım.”

Hem Sevgi Hanım’ın hem de arkadaşlarının Lila’nın söyledikleri karşısında şaşırıp meraklandıkları her hallerinden belli oluyordu.

“Bak şimdi bizde çok merak ettik. Nasıl bir binaymış bu böyle?” dedi öğretmeni gülümseyerek.

Lila bir yandan sunum için seçtiği fotoğrafları ekrandan akıllı tahtaya yansıtırken biryandan da anlatmaya başladı.

“Sidney Opera Binası dünyanın en önemli mimari simgelerinden birisi olarak biliniyor. Danimarkalı mimar Jorn Utzon tarafından tasarlanmış.1973 yılında resmi olarak kapılarını ziyaretçilere açmış.”

Lila anlatmaya devam ederken Sevgi Hanım en arka sırada oturan Elif’in parmak kaldırdığını gördü.

“Lilacığım, Elif’in bir sorusu var galiba,” diyerek araya girdi.

Elif, “Öğretmenim, yapı neden yelkenliye benzetilmiş?”

Sevgi Hanım, “Bence bu soruya en doğru yanıtı arkadaşınız verir,” diyerek Lila’ya doğru baktı.

Lila, “Sidney Limanı şehir için çok önemli bir yere sahip. Yapının çatısı kabuklardan oluşuyor. Mimar Jorn Utzon da yapıyı tasarlarken her bir kabuğun mavi derin okyanustan çıkan beyaz yelkenliler gibi gözükmesini amaçlamış. Bu tasarımı yaparken de yelkenlilerden, deniz kabuklarından, kuşların kanatlarından hatta bulutlardan bile esinlenmiş,” derken arkadaşlarının yüzlerindeki meraklı bakışlar hoşuna gitmişti.




“Bu estetik görüntüyü oluşturabilmek amacıyla yapının çatısında İsveç’ten getirilmiş 1,056,000 adet beyaz seramik fayans kullanılmış. Yapının inşaatının en zor kısmını ‘kabuklar’ denilen çatı kısmı oluşturmuş,” derken Lila, arkadaşı Ali’nin parmak kaldırdığını gördü. Öğretmeninin onayıyla ona söz verdi.




Ali, “Öğretmenim daha önce bu yapıyla ilgili bir belgesel izlemiştim. Mimar Utzon, bu kabuk şeklindeki çatının tasarımında teknik olarak bir portakalın soyulmasından esinlenmiş. İnşaat aşamasında mühendisler detayları çözerken çok zorlanmış. Bu yüzden de daha önce görülmemiş bu çatıyı bitirmek tam on bir yıl sürmüş. İzlerken benim çok ilgimi çekmişti,” diyerek yerine oturdu.

Sevgi Hanım sınıfının bu katılımcı tavrından hoşnut bir şekilde, “Katkın için teşekkür ederiz Aliciğim. Gördüğünüz gibi çocuklar kimi zaman sadece bir opera binası deyip geçtiğimiz yapıların arkasında ne kadar büyük fikir ve çalışmalar oluyor,” derken Lila’ya göz kırptı ve eliyle tahtayı işaret ederek devam etmesini istedi.

“Opera binası, 2007 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiş. Bu sayede yapının uzun yıllar korunup gelecek kuşaklara aktarılması hedeflenmiş. Yapının içerisinde beş adet tiyatro salonu bulunuyor. Bunlar: konser salonu, opera tiyatrosu, drama tiyatrosu, oyun evi, stüdyo tiyatrosu. Beş tane prova stüdyosu, altmış tane soyunma odası, dört tane restoran ve çok sayıda hatıra dükkânı yer alıyor. Toplamda bin odası var. Ne kadar çok değil mi? Konser salonu iki bin sekiz yüz kişilik bir kapasiteye sahip ve her sene çok önemli konserler oluyor,” diyen Lila’da artık ilk baştaki heyecanından eser yoktu. Arkadaşlarıyla sohbet eder gibi anlatmaya başlamıştı.




“Her bir mekânında ayrı aktivitesi olan bina, çocukların sanatla buluşma noktası haline gelmiş. Özellikle değişik disiplinlerde hem iç hem de dış alanlarda yapılan atölye çalışmaları, çocuklar tarafından çok seviliyormuş. Sidney’de yaşayan çocuklar bence çok şanslı.” 

Ali, heyecanına engel olamayıp “Keşke bizim ülkemizde de böyle yapılar olsa, bizler de gitsek öğretmenim,” diyerek araya girdi.

Sevgi Hanım, “Arkadaşınız çok doğru söylüyor çocuklar. Keşke bizim ülkemizde de daha çok böyle nitelikli, sanatla iç içe olabileceğimiz binalar olsa. Eminim ilerde sizlerin arasından çok iyi mimarlar, tasarımcılar, mühendisler çıkacaktır. Yaşadığınız çevreye karşı duyarlılığınızı hiç yitirmeyin iyi mi? Tasarımlarınızı yaparken yalnızca bir yapı tasarlamadığınızı aynı zamanda o kentte yaşayan insanlara bir yaşam tarzı sunduğunuzu unutmamanızı isterim. Lilacığım zamanımız az kaldı. Bizlere kısacık yapının doğum gününü nasıl kutladıkları hakkında da bilgi verir misin?” diyerek tüm sınıfına gülümseyerek baktı.

“Öğretmenim, 2023 yılında Sidney Opera Binası ellinci yaşını bir ay süren bir doğum günü festivaliyle kutlamış. Müzik performansları, film gösterileri, ışık gösterilerinin yer aldığı bu kutlamaya dünyanın dört bir yanından bir sürü kişi katılmış. Özellikle yapının yelkenliye benzeyen kabuklarının üzerindeki ışık şovları büyük küçük herkesin unutamayacağı bir şölene dönüşmüş.”

Lila’nın yansıtıcıdan tahtaya aktardığı resimler karşısında tüm sınıfın gözleri hayranlık ve merakla çakmak çakmak bakmaya başlamıştı. Sevgi Hanım, öğrencisinin yanına yaklaştı. 

“Lilacığım böyle değerli bir yapıyı bizlere tanıttığın için çok teşekkür ederiz. İyi ki doğmuş Sidney Opera Binası,” derken gururlu gözlerle öğrencisine bakıyordu.

Lila çok mutluydu. Sunumunu başarıyla tamamlamış ve beğeni toplamıştı. Teneffüste arkadaşları hâlâ yapıyla ilgili sorular sormuşlardı. Eve gidip olanları annesine anlatmak için sabırsızlanıyordu. 

Artık odaklanması gereken tek bir şey kalmıştı. O da kendi doğum günüydü.  



ETKİNLİK

HAZIRLAYAN: Burcu Şengün Erturgut

KONU: Lila’nın ödev hazırlarken Sidney Opera Binası hakkında öğrendiği ilginç bilgileri

anlatılıyor.

TEMA: Sidney Opera Binası

ANAHTAR KELİMELER: Sidney, Opera binası, Dünya Miras Listesi


KIPIR KIPIR DÜŞÜNCELER:

● Çocuklar opera ne demektir? Hayatınızda hiç opera binasına gittiniz mi?

● Opera binalarındaki gösteriler nasıl olur?

● Luciano Pavarotti ismini hiç duydunuz mu?

● Opera sanatçılarının seslendirdiği eserler nasıldır?

● Bu yapının tasarımında sizi en çok etkileyen ne oldu? Neden?

● Siz mimar Jorn Utzon olsaydınız bir opera binasının tasarımında nelerden ilham

alırdınız?


KIPIRDATAN ETKİNLİKLER:


● Yazma Etkinliği: Çocuklar şimdi bir hayal kuralım ve en sevdiğimiz kalemimizle

bunu yazalım. Sidney’de yaşıyoruz ve ailemiz bizi bir etkinlik için bu opera binasına

götürüyor. Orda neler görmeyi isterdiniz? Bu nasıl bir etkinlik olurdu? Siz bu

etkinliğin bir parçası mı olurdunuz yoksa sadece izlemeyi mi tercih ederdiniz?

● Araştırma Etkinliği: Çocuklar üçlü gruplara ayrılıp dünyadaki önemli opera binalarını

araştırın ve arkadaşlarınızla bu bilgileri paylaşın.

● Gezi Etkinliği: En yakın zamanda ailenizle birlikte bir opera izlemeye ne dersiniz?

İzlenimlerinizi kipirticocuk@gmail.com adresinden bizlere iletirseniz çok seviniriz.

● Sidney Opera Binası hakkındaki bu videoyu izleyip bina hakkında daha detaylı bilgiler

öğrenebilirsiniz.

● Çocuklar, Sidney Opera Binası’nda Pavarotti’den keyifli bir parça dinlemek isterseniz

aşağıdaki web sayfasına girmeniz yeterli. Şimdiden iyi seyirler!

50 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

2 Comments


elifscelebi
Sep 02

Tek kelimeyle harika bir anlatım 🌼

Like

ELİF BÜLBÜL
ELİF BÜLBÜL
Sep 02

Estetik bulduğum Sdyney Opera binasının öyküsünü anlattığın için teşekkürler Burcu.

Like
bottom of page