
Bu sayımızda yazar, organizatör, eğitmen Efe Elmas’a mesleğini sorduk.
Mesleğinizi nasıl tanımlarsınız?
Meslek tanımını yapmak benim için oldukça zor. Meslek benim için şapka gibi; bir sürü şapkam var. Üniversitede gıda mühendisliği eğitimi aldım. O yüzden bir şapkam gıda mühendisliğidir. Şu anda yaptığım işler ise bambaşka. Son on yıldır mitoloji, masallar, rüyalar, semboller alanında eğitimler veriyorum. Ayrıca yazarım ve yazarlık eğitimleri veriyorum. Eğitmen, konuşmacı, yazar, hikâye anlatıcısı olmak bir diğer şapkam diyebilirim. Bunun yanı sanat danışmanlığı ve organizatörlük de yapıyorum. Çünkü 4 yıldır da; ‘Mitoloji ve Masal festivali’, ‘Masal Fabrikada’ gibi festivaller düzenliyorum. Kim bilir belki yarın başka bir şapkaya sahip olabilirim.
Mesleğinizi seviyor musunuz?
Hepsini seviyorum. Şükrediyorum hatta. Her mesleğim bana anlam ve değer kattı. Gıda mühendisliğini isteyerek seçmedim. Buna rağmen bana mühendislik temellerini, analitik düşünme becerilerini ve bilimsel araştırma tekniklerini öğretti. Diğerleri zaten tutkumdu.
Bu mesleği neden seçtiniz?
Gıda mühendisliğini dürüst olmak gerekirse çevremin yönlendirmesi sebebiyle seçtim. Geleceğin mesleği, mutlaka iş bulursun, yükselen meslek denildi. Zaten sözel seçme imkanım yoktu, puanım düşüyordu. Ben de gıda mühendisi oldum. Diğerleri ise zaten benim ortaokul son, lisenin başından beri tutkulu olduğum alanlardı. Elime geçen her; dinler tarihi, sembolizm, mitoloji kitaplarını okurdum. Lisedeyken okuduklarıma dair dergilerde yazılar yazmaya başladım .
Kaç yaşında bu mesleğe başladınız? Küçükken bu mesleği mi hayal ediyor muydunuz?
Küçükken gıda mühendisi olmayı istemiyordum. Öyle bir meslekten haberim yoktu zaten. Ancak küçüklüğümde herkesi evde toplar sunum yapar, bir şeyler anlatırdım. Hikâyelere merakım vardı ve okumak, yazmak, anlatmak hep benim tutkum oldu. Haliyle şu anda yaptığım iş küçüklükten beri tutkum olan alanın profesyonelleşmesi aslında. Ancak yine de bana ileride bu ilgi alanların mesleğe dönecek deseler inanmazdım.
Bu meslektekilerin görevleri nelerdir?
Gıda mühendisinin görevleri; halk sağlığı için işletmelerde düzenli denetimler yapmaktır. Bir gıda mühendisi, gıda üretimi yapan bir fabrikada mühendis olarak da çalışabilir. Benim şu anda yaptığım işte ise; yazmak, okumak, yaratıcılığı hep canlı tutmak ve farkındalığını genişletmek bence en temel görevler. Festival ve organizasyonlar için sanat danışmanlığı işimde doğru kişilerle etkileşim kurarak, herkesi etkileyecek güçlü içerikler yaratmak görevim. Bunun için hem yaratıcılık, hem alan uzmanlığı ve gündemi takip etmek gerekiyor.
Mesleğinizin ve işinizin zorlukları nelerdir?
Gıda mühendisliğini bir meslek olarak icra etmediğim için zorlukları hakkında konuşmam doğru olmaz. Şu anki işimin zorluğu ise gündemden çok etkilenmesi diye düşünüyorum. İster istemez dış koşullar zorlaştıkça, bazı üzücü olaylar oldukça insanlar içlerine dönmek istiyorlar. Ayrıca sosyal medyayı iyi kullanmak gerekliliği de ön plana çıkıyor ve bu da çok zorluyor hepimizi. İster bir festival organize edeyim, isterse bir eğitim vereyim ya da kitap çıkarayım fark etmez. Bunları duyurabilmek, etkileşim kurabilmek, katılımcı sağlayabilmek için sosyal medyaya ihtiyaç duyuyoruz. Yeni iletişim ağı. Sosyal medyanın algoritmaları da sürekli değişiyor. Burada bu zorlukla başa çıkmanın tek anahtar kelimesi var o da istikrar. İstikrarlı bir şekilde tutkulu olduğunuz işi yaptığınız sürece duyulmama gibi bir ihtimal yok, pes etmemek gerekiyor.
İşinizi yaparken size en keyif veren şey nedir?
Yaratıcılık kısmı ve elbette insanlarla temasta olma hali çok keyif veriyor. Konuştuğumuz konular, mitler, semboller, arketipler, masallar, rüyalar olunca insanın yaratıcılığını ateşliyor ve her tür sanata dönüşebiliyor. Bu konulardan bir resim çıkması, bir heykel veya bir masal anlatıcısının dilinde hikayelerin can bulması en keyifli kısım. İnsanlığa bir hediye sunmuş oluyorsunuz. Öte yandan aynı dili konuşan insanlarla buluşmak, derin sohbetler etmek ve bakış açımızı genişletmek neşelendiriyor. Birbirimize ihtiyacımız var. Bir de çocukluğunuzdan beri sevdiğiniz bir alan olunca zaten keyif almamak mümkün değil.
Yaptığınız işlerin ve mesleğinizin karakteristik özellikleri var mıdır?
İlginç bir şekilde mühendis olup yazar, şair, şarkıcı, oyuncu olan çok tanıdığım var. Mühendislik disiplinleri, yaratıcı eylemlerde harekete geçmede destek oluyor sanırım. Öte yandan mühendislik dışında dediğim gibi bir çok şapkam olduğu için genel bir meslek gibi nitelendiremiyorum. Ama karakteristik özelliği ne olmalı derseniz; bence sabırlı, anlayışlı, şefkatli, hayalci ve işine tutkulu derim.
Mesleğinizi değiştirmek istediniz. Neden?
Dediğim gibi gıda mühendisliği eğitimi aldım ama hayalim bu değildi. Sözlü kültür ürünleri, yazarlık, yaratıcı işler benim çocukluğumun hayaliydi ve tutkusuydu. Kendim olmaya karar verdim. Akademik kariyer yaparken dümeni kalbimin arzusuna doğru kırdım. Aslında ben sadece "Bunu yapmak istemiyorum, iyi hissetmiyorum," dedim. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Yazılarımı dergide okuyanlar söyleşilere davet ettiler, derken atölyeler, eğitimler yapmaya başladım. Doğan Yayınları’ndan "Labirent" isimli ilk kitabımı çıkardım. Yazarlık eğitimleri vermeye başladım. Yaptığım iş Van Gogh'un dediği gibi tanımlıyorum: "Resmimi hayal ediyorum ve sonra hayalimi boyuyorum." Ben de önce hayal ediyorum ve sonra hayalimi somut dünyada yaratıyorum.
Bu mesleği/işi tercih edersek neler yapmalıyız?
Kalbinizdeki tutkuyu takip etmelisiniz. Siz kimsiniz? Çocukluğunuzdan beri sizi çeken alan nedir? Önemli olan kendimiz olduğumuzda içimizden çıkan cevheri herkese sunmak. Benimki konuşmak ve yazmak üzerine kurulu. Belki sizinki şiir kitapları, şarkılar, resim galeri üzerine olacak. Belki gıda mühendisi olup çocuklara gıda farkındalığı aşılayacaksınız ya da fizikçi olup popüler bilim kitapları yazacaksınız. Şunu söylemek istiyorum; hayatta hep bize tek yol ve tek gidiş olduğu öğretiliyor. Hayat öyle otomatik pilotta gidilen sıkıcı bir otoban değil. Bir orman gibi... Keşfedilecek birçok yolu var. Nehri, dağı, mağarası var. Yani çok fazla alternatif var; çok fazla seçilebilecek yol var. Hayal gücünüze ket vuruluyorsa, onu serbest bırakın ve hangi mesleği hangi yolu seçerseniz seçin hep kalbinizi dinleyerek az seçilmiş yollardan gitmekten korkmayın. Tutku, çalışkanlık ve istikrar olduğu sürece yeni yolları sizler de açabilirsiniz. Meslek seçmek kolay, önemli olan yürekteki arzuyla yaşama yön verebilmek; inanın her meslekte bunu yapabilirsiniz ve bu da cesaret gerektiriyor.
İşiniz ne kadar matematik içeriyor?
Eğer bir festival organize edeceksiniz çok içeriyor. Kaç kişi gelir, kaç sandalye, kaç dakika anlatım gibi en ince detayına kadar hesaplamamız gerekiyor. Analitik bir alan. Yazarlık ve eğitmen olma konusunda ise doğrudan olmasa da derinde matematik gerekiyor. Her şeyin bir matematiği var çünkü matematik sadece sayılardan oluşmuyor. Matematik bir felsefe, bir düşünce biçimi ve hesaplama yapmasanız bile bu düşünce biçimine yaratıcı işlerde ihtiyacınız oluyor. Sistem oturtmanıza, eğitimleri formüle etmenize, zihninizde bilgileri sınıflandırmanıza destek oluyor. O yüzden matematiği önemli buluyorum. Matematik her yerde; doğada, kültürde, sanatta ve içimizdeki ahenkte, yaratıcılıkta… Bunu bilmek, anlayabilmek büyük bir aydınlanma katıyor insana.
“Konuştuğumuz konular, mitler, semboller, arketipler, masallar, rüyalar olunca insanın yaratıcılığını ateşliyor ve her tür sanata dönüşebiliyor. Bu konulardan bir resim çıkması, bir heykel veya bir masal anlatıcısının dilinde hikayelerin can bulması en keyifli kısım.”
bu iki cümle o kadar kıymetli ki… tebrik ederim Efe Bey.